Sağlıklı bir bağırsak fonksiyonuna sahip olmak sindirim sisteminin normal çalışmasını desteklemekten kan şekerinin düzenlenmesine, psikolojik sağlığın korunmasından bağışıklık sisteminin güçlenmesine kadar pek çok yaşamsal faaliyetlerin sürdürülebilirliğine yardımcı olur. Vücudunuzda trilyonlarca bakteri, virüs ve mantarlar vardır. Bunların tamamı mikrobiyota olarak adlandırılır. Bu mikroorganizmaların bazıları hastalık yapıcı patojen bazıları da bağırsak sağlığının korunmasına yardımcı iyi bakterilerden oluşur.
Bağırsak mikrobiyotası içindeki iyi ve kötü mikroorganizma sayısının belirli bir denge içinde tutulması bağırsak florasının ve buna bağlı olarak genel sağlık durumunun korunması açısından oldukça önemlidir.(1) "Mikrobiyota nedir?” ve “Beslenme ve mikrobiyota ilişkisi nasıldır?” sorularının cevabı ve bağırsak mikrobiyotası hakkında merak ettiğiniz tüm detaylar için okumaya devam edin…
Mikrobiyota Nedir?
Vücutta, mikroskobik düzeyde binlerce farklı türden trilyonlarca mikroorganizma bulunur. Bakteriler, virüsler, mantarlar, parazitler gibi mikroorganizmalar sağlıklı bir insanın vücudunda barışçıl bir şekilde bir aradadır. Bu mikroorganizmaların büyük bir çoğunluğu ince ve kalın bağırsaklarda yer alır. Her insanın mikrobiyotası gibi benzersizdir. İnsanoğlu mikroorganizmalarla ilk kez doğum anında karşılaşır. Doğum kanalı ve anne sütü yoluyla vücudundaki mikroorganizma sayısı her geçen gün artar. İlerleyen zamanlarda çevresel etkenler ve beslenme gibi faktörlerden etkilenerek değişir.
Bu değişiklik sağlığa faydalı olabileceği gibi kişiyi daha fazla hastalık riski ile karşı karşıya bırakabilir. Mikrobiyota, insan vücudunda yer alan zararlı ya da sağlığa faydalı mikroorganizmaların tamamını ifade eder. Mikrobiyatayı oluşturan bu iyi ve kötü mikroorganizma sayısı belirli bir dengededir. Bu denge bulaşıcı hastalıklar, sağlıksız diyetler, bazı ilaçlar gibi nedenlerle bozulabilir. Dengenin bozulması iyi ve kötü bakterilerin birbirleriyle kurdukları çıkar ilişkisini alt üst ederek vücudu enfeksiyonlara karşı duyarlı hale getirebilir.(2)
Mikrobiyota Neden Önemlidir?
Mikrobiyota insan yaşamının ayrılmaz bir parçasıdır ve vücutta hayati öneme sahip işlevlerin yerine getirilmesine yardımcı olur. Bağırsaklarda mikrobiyota olmadan kişinin hayatta kalma şansı neredeyse yok olur. Doğum ile birlikte gelişmeye başlayan bağırsak mikrobiyotası, yaş ile birlikte çok daha çeşitli mikroorganizmaları bünyesine dâhil ederek genel sağlık durumunun korunmasına yardımcı olur. Yeni doğan bebeğin bağırsaklarına yerleşen ve iyi bir mikroorganizma çeşidi olan bifidobakteriler anne sütünün sindirimini ve özellikle büyümeleri için elzem olan sağlıklı şekerlerin sindirimini sağlar.
Yine bağırsaklarda yer alan bazı bakteriler bağırsak sağlığının korunmasında önemli rol oynayan liflerin sindirimini gerçekleştirir. Liflerin sindirimi sırasında açığa çıkan kısa zincirli yağ asitleri kalp hastalıkları ve diyabete yakalanma riskini azaltabilir, aynı zamanda obeziteyle mücadeleyi destekleyebilir. Bağırsak mikrobiyotasında vücudun enfeksiyonlarla mücadelesini destekleyen bağışıklık hücreleri bulunur. Aynı zamanda beyin fonksiyonlarının düzenlenmesinde önemli rol oynayan merkezi sinir sistemi üzerinde de olumlu etkilere sahiptir. Tüm bunların ışığı altında mikrobiyota genel vücut sağlığının korunmasında etkili rol oynayan vücudun önemli bir parçası niteliği taşır.(1)
Mikrobiyota Nasıl Oluşur?
Mikrobiyota, anne karnında oluşmaya başlar. Annenin bağırsak florası ve plasentanın yer aldığı rahim mikrobiyotanın doğum yeridir. Mikrobiyotanın yapısı, bebeğin doğum şekline(sezaryen ya da normal), annenin yaşam tarzına(beslenme alışkanlıkları, egzersiz, stres vb.) ve sağlık geçmişine (geçirdiği hastalıklar, kullandığı ilaçlar vb.) gibi faktörlere bağlıdır. Mikrobiyotanın başlangıç anında yer alan baskın bakteri çeşitleri arasında Lactobacillus ve Escherichia coli 24 yer alır. Bu bakteriler fetusun bağırsaklarında kolonileşir ve bağışıklığı güçlendirerek hastalıklara yakalanma riskini azaltabilir.
Doğum şekli mikrobiyotanın gelişiminde önemli rol oynar. Normal doğum sırasında vajinada yer alan iyi bakteriler bebeğin mikrobiyotası üzerinde önemli etkilere sahiptir. Sezaryen ile doğumda bakteri sayısı daha azdır. Doğumdan hemen sonra bebeğin beslenme şekline göre mikrobiyota değişmeye başlar. Anne sütü ile beslenen bebeklerin bağırsak mikrobiyotası mama ile beslenenlere oranla daha yüksek oranda iyi bakteri içerir. Katı besinlere başlanması ile birlikte mikroorganizmaların kompozisyonunda da değişiklikler meydana gelir. Bebekler iki yaşına ulaştığında mikrobiyota bileşenleri nerdeyse yetişkinlerle aynı düzeye sahiptir. Yaşam boyu mikrobiyota ve beslenme alışkanlıkları birbirinden etkilenir. Kullanılan ilaçlar, geçirilen hastalıklar gibi pek çok faktör mikrobiyota oluşumunu etkiler.(3)
Mikrobiyotanın Vücuttaki İşlevleri Nelerdir?
Mikrobiyota, genel vücut sağlığı ile yakından bağlantılıdır. Pek çok vücut fonksiyonunda hayati rol oynar. Mikrobiyotanın vücutta işlevleri şunlardır:
Bağışıklık Sistemini Destekler
Besinlerle vücuda alınan ve bağışıklık hücrelerine zarar veren toksik gıda bileşenlerini parçalayarak vücuttan atılımını sağlar. Bağışıklık sisteminin normal fonksiyonlarına destek olan B ve K vitaminler başta olmak üzere bazı vitaminlerin ve amino asitlerin sentezinde görev alır.
Kısa Zincirli Yağ Asitlerinin Üretiminde Rol Alır
Nişasta ve lif gibi kompleks bileşenler ince bağırsaklarda sindirilmeden kalın bağırsağa geçer. Bağırsak mikrobiyotası, bu besinlerin sindirimine yardımcı olur. Liflerin sindirimi sırasında kısa zincirli yağ asitleri ortaya çıkar. Kısa zincirli yağ asitleri; kanser, ülseratif kolit, Crohn’s hastalığı ve kronik ishalin tedavisini destekler.(2)
Cilt Sağlığının Korunmasına Yardımcı Olur
Vücuttaki iyi bakteri ve kötü bakteri dengesi bozulduğunda sivilce, alerji, egzama gibi cilt problemleri oluşabilir. Bağırsak mikrobiyotası, kötü bakterilerin vücutta tutunmasını engelleyerek cilt sağlığının korunmasına yardımcı olabilir.
Beyin Fonksiyonlarının Düzenlenmesine Yardımcı Olabilir.
Bağırsaklar vücudun ikinci beyni olarak kabul edilir. Bağırsak mikrobiyotasının sağlıklı olması beyin fonksiyonlarının düzenlenmesine yardımcı olabilir. Mikrobiyotadaki dengesizlikler stres, depresyon ve kaygı bozukluklarına yol açabilir.(4)
Mikrobiyota ve Beslenme İlişkisi Nasıldır?
Genetik ve çevresel faktörler ile kullanılan ilaçlara ek olarak beslenme alışkanlıkları mikrobiyota yapısını belirleyen önemli bir bileşendir. Mikrobiyota beslenme programında tüketilen yiyeceklerin lif içeriğine göre farklılaşır. Yeterli ve dengeli bir beslenme programı sarımsak, soğan, pırasa, kuşkonmaz, yer elması, yeşillikler gibi taze sebze ve meyveler; kuru baklagiller ve tahıllar ile zenginleştirildiğinde bağırsak mikrobiyotası iyi bakteriler açısından güçlü hale gelebilir.(2)
Sindirim sistemi bozukluklarında bağırsak mikrobiyotasında dengesizlik yaşanabilir ve kötü bakterilerin sevdiği şekerli ve yüksek karbonhidratlara karşı bir bağımlılık gelişebilir. Bağırsak florası hakkında detaylı bilgiye sahip olabilmek için mikrobiyota analizi yapılabilir. Dışkı örneği alınarak yapılan bu test sonucunda bağırsak mikrobiyotasını oluşturan mikroorganizmalar hakkında detaylı bilgiler edinilir. Bu bilgiler ışığında kişinin diyet programı doktor ve diyetisyen eşliğinde düzenlenerek bağırsak sağlığının korunması sağlanabilir.(5)
Uyarı: Bu metin kişileri konu özelinde objektif bir şekilde bilgilendirme amaçlı yazılmıştır.